? Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 5 Ağustos 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. | Güzeloğlu Hukuk Bürosu
Tarih : 30.08.2017

Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 5 Ağustos 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 5 Ağustos 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Tasarıyla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu gibi Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı, olası hukuka aykırılıkların giderilmesi amacıyla Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz yetkisi verilmekte, Ceza Daireleri tarafından verilen kararlarda sanık lehine ortaya çıkan sonuçların, istinaf kanun yoluna başvurmayan diğer sanıklara sirayeti kabul edilmekte ve ceza dairelerinin hukuka aykırılığı düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vereceği haller genişletilmektedir. Ayrıca Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin teşkilat yapısında ortaya çıkan sorunların çözümü amacıyla değişiklikler yapılmakta ve istinaf başvuru süreleri uzatılmaktadır. 

Bölge İdare Mahkemelerini ilgilendiren düzenlemeler;

●  Düzenleme ile Bölge İdare Mahkemesi başkanının görevleri arasına yeni görevler eklenmekte ve Bölge Adliye Mahkemesi başkanının görevleriyle uyum sağlanmaktadır. Buna göre mahkeme başkanına, kendisine doğrudan bağlı olarak görev yapan personel hakkında disiplin cezası uygulama yetkisi verilmektedir.
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılan, hukuki veya fiili nedenlerle bir dairenin kendi üyeleri ile toplanamadığı hallerde ilgisine göre diğer dairelerden kıdem ve sıraya göre üye görevlendirme görevi Bölge İdare Mahkemesi Başkanına verilmektedir.
●      İdarece tesis edilmiş işlem veya kararların birden fazla konuyu ihtiva edebilmesi, bir davada iki farklı dairenin görevine giren uyuşmazlıkların doğmasına sebep olabilmektedir. Bu durum, uyuşmazlığın en doğru şekilde çözümlenebilmesi için kendi görev alanlarında ihtisaslaşan iki dairenin bir araya gelerek karar vermeleri zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda, yapılan değişiklikle birlikte Danıştay’da olduğu gibi uyuşmazlığın konusunun iki dairenin görevine girmesi halinde davanın, ilgili dairenin isteği üzerine bu dairelerin birlikte yapacağı toplantıda karara bağlanabilmesi öngörülmektedir.
●      Yeni düzenleme ile Bölge İdare Mahkemesi daireleri arasındaki iş bölümünü belirleme görevi, uygulama birliğinin sağlanması amacıyla Hakimler ve Savcılar Kuruluna verilmektedir. Böylelikle Hakimler ve Savcılar Kurulu, ilk derece mahkemelerinde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla iş dağılımını belirleyebilmesinin yanı sıra bölge idare mahkemelerinde de daireler arasındaki iş bölümünü belirleyecektir.
 ●      Dava dosyasında eksik olan bilgi ve belgelerin istenmesi ile ek süre verilmesine ilişkin ara kararlar artık, tıpkı idare ve vergi mahkemelerinin heyet olarak gördükleri davalarda uygulanan usul gibi, başkan veya  dosyanın havale edildiği üye tarafından yapılabilmesine imkan sağlanmaktadır. Böylelikle davaların daha kısa sürede çözümlenmesi amaçlanmaktadır.

Bölge Adliye Mahkemelerini İlgilendiren Düzenlemeler;

 ●      Kanun ile 5235 sayılı Adli Yargı ilk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Göre ve Yetkileri Hakkında Kanunun 26. maddesinde de değişiklik yapılmaktadır. Eski düzenlemeye göre Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu tüm ceza ve hukuk dairelerinin başkanlarının katılımıyla oluşmaktaydı. Usul ekonomisi açısından olumsuz sonuçlara yol açmakta olan bu durum ihtisaslaşmanın sağlanmasına engel olmakta ve karar alma süreçlerini geciktirmekteydi. Yeni düzenleme ile başkanlar kurulunun tekil yapısına son verilerek ceza daireleri başkanlar kurulu ile hukuk daireleri başkanlar kurulunun ayrı ayrı oluşturulması, böylelikle adliye mahkemelerinin karar alma süreçleri hızlandırılmakta ve ihtisaslaşma sağlanmış olmaktadır.
●      5271 sayılı kanunun 306. maddesinde hükmün Yargıtay tarafından bozulmasının diğer sanıklara etkisi kabul edilmiş ancak istinaf kanun yolu için benzer bir düzenlemeye yer verilmemişti. Yeni düzenleme ile  5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 280. maddesine eklenen üçüncü fıkra istinafın sirayeti düzenlenmektedir. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairelerince verilen kararların sanık lehine olması durumunda, bu hususun istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa, bu sanıkların da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanması sağlanmaktadır.

TEMYİZ İSTEMİ SÜRESİ UZUYOR

 ●      5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 291. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişikle, tarafların temyiz haklarını daha etkin kullanabilmeleri amacıyla temyiz isteminde bulunma süresi yedi günden on beş güne çıkarılmaktadır.
 ●      5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesinde Yargıtay ceza dairelerince verilen kararlara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi düzenlenmiş ancak Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar hakkında böyle bir imkan düzenlenmemiştir. Yapılan düzenleme ile olası hukuka aykırılıkların giderilebilmesi amacıyla bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararları aleyhine bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının kararı veren ceza dairesine otuz gün içinde itiraz edebilmesine imkan tanınmaktadır. Sanık lehine yapılan itirazlarda ise süre koşulu aranmayacaktır. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceleyerek yerinde görürse kararını düzeltecek, aksi halde itirazı kesin olarak reddedecektir.

 ÖN İNCELEME

 ●      6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde yapılan değişiklik ile dosyayla ilgili istinaf incelemesinin başka bir bölge adliye mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinin tespiti halinde, ön inceleme aşamasında gerekli kararın verilmesi ve bu hususta inceleme aşamasına geçilmemesi amaçlanmaktadır. Böylece yetkili olmadığı halde kendisine gönderilen dosyalar hakkında zaman kaybedilmeyecek ve daha ön inceleme aşamasında dosya yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilebilecektir. Ayrıca ön inceleme aşamasında değerlendirilecek hususların niteliği dikkate alınarak bu incelemenin bir üye tarafından da yapılabilmesine imkan sağlanmakta ve böylece Bölge Adliye Mahkemelerinin daha etkin ve verimli çalışması amaçlanmaktadır.

●      Yeni düzenleme Ön incelemenin bir üye tarafından yapılabilmesine imkan verilmekle birlikte, ön inceleme sonunda madde uyarınca gerekli karar heyet tarafından verilecektir.

 ●      6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvuru süresi iki hafta ancak aynı kanunun 361. maddesi uyarınca temyiz başvuru süresi bir aydır. Yeni düzenleme ile istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru sürelerinde yeknesaklığın sağlanması amacıyla temyiz kanun yoluna başvuru süresi de iki hafta olarak değiştirilmektedir. Kira Uyuşmazlıkları Temyiz Kanun Yoluna Konu Olabilecek

●      6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlıklı 4. maddesi uyarınca dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kira ilişkisinden doğan alacak davalarına ilişkin uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinde görülmektedir. Yine aynı kanunun madde 362 hükmüne göre sulh hukuk mahkemesinde görülen bu tür davalarda verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamamaktadır. Kira ilişkisinden doğan alacağın, temyiz sınırı olarak öngörülen parasal miktardan fazla olduğu hallerde temyiz yoluna başvurulamaması bu tür davalarda verilen kararlar bakımından denetim sorununu gündeme getirmektedir. Yeni düzenleme ile, kira ilişkisinden doğan alacak davaları, malvarlığı davaları gibi telakki edilmekte ve istinaf kanun yolunda kesinleşme yahut temyiz kanun yoluna başvurabilme konusunda, alacağın miktar veya değerinin esas alınması ilkesi benimsenmektedir.
Yazar: Tarık Kurban & Abdülkadir Güzeloğlu
İlişkili Alanlar: Dava Takibi ve Uyuşmazlık Çözümü